Sığ Su Bayılması


Sığ Su Bayılması Nedir?

sığ su bayılması

Sığ su bayılması tek nefes tutma süresi içerisinde yapılan dalışlar, su altında yüzme veya nefes tutma sırasında görülen bayılmalardır. Bayılmanın su içerisinde gerçekleşmesi oldukça tehlikeli bir durumdur. Bayılma sonucunda boğulma gibi ciddi sorunlarla karşı karşıya kalınır.

Bu nedenle nefes tutarak yapılan dalışlar veya sportif faaliyetlerle uğraşan dalıcıların bu durumun neden geliştiğini iyi öğrenmesi, kendi sınırlarını zorlamadan sorunsuz dalışlar yapması açısından önemlidir.

Serbest Dalışın Kısa Tarihçesi

Serbest dalışlar insanlık tarihi kadar eskiye dayanmaktadır. Deniz canlılarını avlamak veya toplamak, askeri amaçlı görevler ve su altı ortamını keşfetmeye yönelik olarak ilk serbest dalışlar yapılmıştır.

M.Ö. 5. yy’da Pers Kralı Serhas’ın deniz altından değerli hazineleri çıkarması amacıyla Sycllys adlı dalgıcı görevlendirdiği Heredot’un yazılarında bulunmaktadır. M.Ö. 9. yy’a ait bulunan bir Asur freskinde su altına hava kaynağını yanında taşıyarak dalış yapan insan figürü bulunmuştur. Yüzyıllar boyunca Kore ve Japonya’da değerli deniz canlılarını toplamak amacıyla serbest dalış yapan ve günümüzde halen bu işlerine devam eden “AMA” dalgıçları bulunmaktadır.

Sığ su bayılması (shallow water blackout) terimi ilk olarak 1940’lı yıllarda ingilizler tarafından donanımlı dalışlarda hava kaynağından kaynaklı bayılmalar için kullanılmış bir terimdir. Yıllar içerisinde dalışlar sırasında dalıcının yüzeye yakın yerlerde bayılmasını belirtmek için kullanılmaya başlanmıştır.

Sığ Su Bayılması Nasıl Meydana Gelir?

Serbest dalışta temel amaç daha derine dalmak ve daha uzun süre nefes tutmak olmuştur.

Su altında dalan bütün insanlar suyun altına inmeden önce sık ve derin soluk arak (hiperventilasyon) dalış yaptıklarında daha uzun süre su altında kalabildiklerini farkederler. Hiperventilasyon gerçekten de su altında kalış süresini arttırmaktadır. Bu manevra çoğunlukla vücutta daha fazla oksijen (O2) biriktiği ve böylece oksijenin daha geç tükeneceği düşünülerek yapılmatadır. Halbuki hiperventilasyon ile normal şartlar altında vücutta çözünen oksijen (O2) miktarı değişmez. Bu sabittir ve deniz seviyesinde 100 mmHg civarındadır. Öte yandan hiperventilasyon ile kanda bulunan karbon dioksit (CO2) miktarı düşürülebilir. Oksijen (O2) seviyesi bilindiğinin aksine soluk alma isteğinin oluşmasında birincil olarak katkıda bulunmaz. Dalış sırasında yapılan aktiviteye bağlı olarak vücutta oksijen tükenmeye, CO2 seviyesi artmaya başlar. Kandaki CO2 artışı dalıcıyı soluk almaya zorlayarak oksijen kritik seviyelerin altına düşmeden su yüzeyine çıkmaya zorlar. Hiperventilasyon ile kandaki CO2 düzeyi düşürüldüğünde dalıcının soluk alma isteği ötelenmiş olur.

Dalışlar sırasında yaklaşık her 10 metrede ortam basıncı 1 bar artış göstermektedir. Basınç artışına bağlı olarak dalıcının vücudundaki parsiyel oksijen basıncı da artar. Örneğin dalıcı 10 metre derinlikte iken, ortam basıncının 2 katına çıkması nedeniyle oksijen parsiyel basıncını normalin 2 katı olarak kullanır ve oksijen ihtiyacı çekmez. Fakat yüzeye yaklaştıkça ortam basıncının azalması oksijenin parsiyel basıncının hızla düşmesine neden olur. Dalıcı yüzeye yakın bir noktada oksijen basıncının düşmesine bağlı olarak bayılabilir.

Dipteyken kan ve akciğerlerde eşit kısmi basınca sahip olan oksijen, akciğerlerin yüzeye çıkışla birlikte genleşmesiyle kandan akciğere doğru geçiş yapar. Böylece kan parsiyel oksijen basıncının düşmesine katkıda bulunur.

Hiperventilasyon CO2 seviyesini düşürerek soluk alma isteğini, süresini uzatmış olur. Dalıcıda soluk alma isteği oluşuncaya kadar oksijen seviyesi kritik seviyelere düşerek bayılmaya neden olur.


Kaynak : Eğitmenler için Dalış Sağlığı – Sığ Su Bayılması – Dr. Abdullah ARSLAN
Sitemizde çerezler kullanılmaktadır. Çerezler hakkında detaylı bilgi almak için Çerez Aydınlatma Metni’ni incelemenizi rica ederiz. Kabul Ediyorum